.JPG)
“Görgü tanığını etkilemenin, zorbalığı başarıyla önlemenin anahtarı olduğuna inanıyoruz”
— Prof. Christina Salmivalli
Okulda zorbalığı önlemek için tüm bir okula ihtiyaç vardır. Zorbalık salgınını durdurmak için aynı zamanda belli bir bütçeye, araştırmaya ve bu araştırmayla ve bütün ana paydaşların işbirliği ve katkısıyla geliştirilen bütüncül bir program da gerekir.
Dünyanın lider eğitim sistemlerinden birine sahip olan Finlandiya’daki eğitimciler ülkelerinde zorbalığı ve mağduriyeti nasıl azaltabileceklerini anlıyabiliyorlar. Bugün Finlandiya’da KiVa™ adı verilen (Fince kiusaamista vastaan, zorbalığa karşı anlamına geliyor) kapsamlı bir zorbalık karşıtı program uygulanıyor. Okulun KiVa™ ekibi tarafından yakalanan zorbalık vakalarındaki öğrencilerin yüzde 98′inin durumlarının düzeldiğini söylemesi, programın başarısının temel ölçütlerinden birisi.
Finlandiya’da birinci sınıftan dokuzuncu sınıfa kadar kapsamlı bir eğitim sağlayan 2800 okul var. Şu an bu okulların yüzde 90′ı KiVa™ zorbalık karşıtı programının birer kullanıcısı olarak kayıtlı ve yaklaşık 1500 okul bu programı sistematik ve düzenli bir şekilde kullanıyor. Ayrıca dünyanın pek çok ülkesinden de talep gören bir program bu.
.JPG)
Finlandiya Turku Üniversitesi’nden Prof. Christina Salmivalli ve ekibi, 20 yıldan fazla bir süredir zorbalık ve önlenmesi üzerine okula tabanlı araştırmalar yapıyor. KiVa™ zorbalık karşıtı programın yöneticisi olan Salmivalli Avrupa Suç Önleme Ödülünü alırken (2009), KiVa™ da Yılın Hümanist Eylemi Ödülünü (2008), Yılın Çocuk Eylemi Ödülünü (2010) ve Kampüs Ödülünü (2012) kazandı.
Juha Ollila ise bir uzman öğretmen olarak Prof. Salmivalli ile birlikte çalışıyor ve aynı zamanda KiVA™ zorbalık karşıtı programının uluslararası proje yöneticisi.
Juha Ollia, Finandiya hükümetinin ve Finlandiyalı eğitmenlerin zorbalığı önlemeyi neden bir öncelik haline getirdiğini şöyle anlatıyor: “Zorbalık, 1990′larda Fin toplumunda büyük bir endişe kaynağı haline geldi ve bu yüzden mevzuatta bazı değişiklikler yapıldı. Ancak yıllık yapılan bir araştırma, zorbalığın yaygınlığında hiçbir değişim olmadığını ortaya çıkardı. KiVa™ öncesinde Finlandiya’daki zorba ve mağdur yaygınlığı Dünya Sağlık Örgütü’ne göre ortalamanın altındaydı ama yine de örneğin İsveç’tekinden daha yüksekti. Eğitim Bakanlığı, Prof. Christina Salmivalli ve ekibine ulusal çapta kullanıma uygun bir zorbalık karşıtı program geliştirme görevi verdi, çünkü o ve ekibi yıllardır bu konuda araştırma yapıyordu.”
Prof. Salmivalli zorbalıkla ilgili araştırmalardan elde ettikleri en önemli bulguları şöyle özetliyor: “Bulduğumuz ilk önemli şey görgü tanıklarının da zorbalık sürecinin bir parçası olmalarıydı. Bu konudaki ilk çalışmam 1996 yılında yayınlandı. O yıllarda sadece zorbalara ve mağdurlara odaklanmak hala çok yaygındı. 1996 yılındaki ilk çalışmamızdan sonra ekibim zorbalar ya da mağdurlar yerine görgü tanıklarına daha fazla odaklanamaya devam etti. Zorbalık problemlerinin derecesine göre sınıfların önemli ölçüde farklılıklar gösterdiğini biliyoruz ve bu farklılıklar sınıf normları ve görgü tanıklarının davranışlarıyla açıklanabilir (zorbalığa şahit olan öğrenciler mağdurun tarafını mı tutuyor yoksa zorbalığa mı katılıyor/pekiştiriyor). Ayrıca mağdur olma riskini genellikle artıran bireysel düzey faktörlerinin, tüm sınıflarda benzer şekilde işlemediğini de biliyoruz. Örneğin sosyal olarak kaygılı çocuklar, mağdur olma konusunda yüksek bir riske sahipler, özellikle de zorbalığı pekiştirmenin normal kabul edildiği sınıflarda. Görgü tanığını etkilemenin, zorbalığı başarıyla önlemenin anahtarı olduğuna inanıyoruz. Hangi bireysel ve sınıf düzeyi faktörlerinin, zorbalığın hedefi olan akranlarını savunma ve destekleme gibi yapıcı görgü tanığı davranışlarıyla ilişkili olduğunuda araştırdık. Örneğin, mağdur edilen akranının tarafını tutmak için empati yeterli değil. Mağdurlara karşı yoğun empati duyan pek çok öğrenci yine de buna göre hareket etmiyor. Daha zayıf olanların tarafını tutmaları için öğrencilere güvenli stratejiler sunmalıyız. Bu bilgileri, KiVa™ programında kullanılan materyalleri geliştirmede kullanıldık.”
.JPG)
Prof. Christina Salmivalli’ye göre görgü tanıklarına odaklanmak önemli bir konu. Ancak bir başka temel konu da, zorbalıkla mücadelede sistematik bir yol izlenmesi. Bu süreçte KiVa™, zorbalık karşıtı faaliyetleri koordine etme ve organize etme konusunda okul çalışanlarına rehberlik ediyor. Ancak KiVa™ sadece çeşitli malzemelerden oluşan bir paket değil, bir süreç. “Bazı öğretmenlerden ve öğrencilerden materyallerin çekici ve kolay uygulanabilir olduğunu duydum. Zorbalık karşıtı bilgisayar oyunları gibi bazı özellikler de ekledik. Zorbalıkla ilgili konuları öğrenmek için bunlar oldukça motive edici yollar” diyor Prof. Salmivalli
En önemli noktalardan biri de KiVa™ programının işe yaradığına dair ortada oldukça ikna edici kanıtların bulunması. 2007 ve 2009 yılları arasında, 234 ilkokul ve liseden 30,000′den fazla çocuk üzerinde bir çalışma yapıldı. 117 okul KiVa™ programını uyguluyordu ve diğer 117 okul mevcut eylem planlarını ya da zorbalık karşıtı politikalarını uygulamaya devam ediyordu. Sonuçlar, uygulamanın ilk dokuz ayında KiVa™ programının zorbalığı ve mağduriyeti azaltma konusunda etkili olduğunu gösterdi. Çalışma ayrıca KiVa™ sayesinde öğrenciler arasındaki depresyon ve kaygıda azalma olduğunu da ortaya çıkardı. Okulu sevme, akademik motivasyon ve akademik başarıdaki artış da programın ekstra olumlu sonuçları oldu.
Öğretmen Juha Ollia, Kiva™ programının temel önleyici özelliklerini şöyle özetliyor: “Okul personeli, zorbalığı önlemede çocuklarda ve gençlerde işe yarayan somut araçlara ihtiyaç duyduğu gibi zorbalığı tespit ettiklerinde nasıl müdahale edecekleriyle ilgili açık kurallara da ihtiyaç duyar. Zorbalık olduğunda yetişkinler de genellikle orada olurlar, bu yüzden çocuklar zorbalık olaylarına şahit olduklarında nasıl yapıcı davranabileceklerini bilmeliler. KiVa™ sadece öğretmenlere değil, öğrencilere de ne yapmaları gerektiğini, ne zaman yapmaları gerektiğini ve nasıl yapmaları gerektiğini öğretiyor. Elbette yetişkinlere sistematik zorbalığı bildirmek de çok önemli. KiVa™ sağladığı çevrimiçi bildiri sistemiyle bunu daha da kolaylaştırıyor. Öğrenciler yaşadıkları ya da şahit oldukları zorbalığı doğrudan okullarındaki KiVa™ ekibine bildirebiliyor.”
KiVa™ okul düzeyinde katkı ve koordinasyon isteyen bir program. Bir okulun KiVa™ okulu olduğunu gösteren şeylerin başında teneffüsteki nöbetçi öğretmenlerin giydiği yelekler, çevrimiçi öğrenci anketleri, öğrenci dersleri, bilgisayar oyunları, sanal öğrenme ortamları, bir internet sitesi ve ebeveynler için rehberlik geliyor. Programın içeriğindeki eylemlerin başında ise okul personelinin dikkatini çeken zorbalık olaylarıyla mücadele etmek geliyor. Bu tür durumlarda okul tabanlı KiVa™ ekibi, zorbalık yapan öğrencilerle ve hedef halindeki çocukla bireysel ve grup konuşmaları düzenliyor.
.JPG)
Bir KiVa™ öğretmeninin KiVa™ uygulaması konusunda özel bir eğitim aldığını anlatan Juha Ollia, farklı türde öğrencileri farklı türde pozisyonlara koyabilmelerini sağlayan KiVa™ egzersizleri olduğunu söylüyor. “Örneğin, zorba olmaya daha meyilli olan birini mağdur yerine koyabilirsiniz. Aynı şekilde tam tersini de yapabilirsiniz.”
Programda sadece öğrenciler ve öğretmenler değil, aynı zamanda ebeveynler de büyük bir rol oynuyor. Program başlamadan önce veli toplantıları yoluyla ebeveynlerin de progma dahil edilmesi ve program hakkında eğitilmesi tavsiye ediliyor. Juha Ollia’nın söylediğine göre ebeveynler de programı destekliyor çünkü çocuklar için daha iyi bir okul ortamı yaratıyor.
Peki zorbalar tespit edildiğinde ne oluyor? Cezalandırılıyorlar mı? Ceza programda temel bir mesele olarak görülmüyor, en azından sürecin başlangıcında. Zorbalık olaylarıyla mücadele ederken KiVa™ ekiplerinin kullanabileceği iki farklı strateji bulunuyor. Bunlara “yüzleşen” ve “yüzleşmeyen” yaklaşımlar adı veriliyor. Her iki yaklaşım da, KiVa™ ekibi üyeleriyle görüşmeler yaptıktan sonra zorbalık yapan öğrencilerin davranışlarını nasıl değiştireceklerine dair kendilerinin önerilerde bulunması fikrini temel alıyor. Bir veya iki hafta boyunca yetişkinlerin zorbalığa son verilmesinden emin oldukları bir takip söz konusu oluyor. Eğer bu yaklaşımlarla başarıya ulaşılamazsa ceza gelebiliyor, ancak çoğu olayda takip toplantısı zamanına kadar gelişme kaydediliyor. Kullanılan ceza türü ise okuldan okula değişiyor.
Kaynak: http://www.huffingtonpost.com/c-m-rubin/the-global-search-for-edu_48_b_1888887.html#es_share_ended